İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi, Yangın Mağdurlarına Yardım Komisyonu Kurdu
(İZMİR) – İzmir’de geçen hafta çıkan orman yangınlarıyla ilgili olağanüstü toplanan Büyükşehir Belediye Meclisi, yangın mağduru vatandaşlara yönelik bir komisyon kurularak nakdi, ayni, lojistik ve beşeri tüm yardımların sağlanmasına yönelik önergeyi oy birliğiyle kabul etti.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi, kentteki orman yangınlarının ardından olağanüstü toplandı. Büyükşehir Belediye Meclis Salonu’nda Cemil Tugay’ın başkanlığında gerçekleştirilen toplantıda 15-18 tarihlerinde İzmir genelinde çıkan orman yangınlarında mağdur olan vatandaşlara destek verilmesine ilişkin önerge görüşüldü.
Toplantıda, Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay’ın başkanlığında bir komisyon kurularak yangından etkilenen vatandaşlara nakdi, ayni, lojistik ve beşeri tüm yardımların sağlanmasına yönelik ilgili komisyona tam yetki verilmesi Meclis’te oy birliğiyle kabul edildi.
Toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, şunları kaydetti:
“Yaşadığımız yangınlar sonrasında oluşan mağduriyetlerle ilgili Belediyemiz üzerinden yapılacak çalışmaları daha doğrusu sosyal yardım çalışmalarını Belediye Meclis kararıyla yürütmek üzere olağanüstü bir oturumda bir araya geldik. Yaşadığımız sorunun hakkıyla değerlendirilmesini, bunun için hepimizin objektif gözle sorunu görmesini diliyorum. Bazen herhangi bir yerde eksik, hata olup olmadığına dair bazı siyasi tartışmalar içerisine girebiliyoruz. Bunun hepimiz bir parçası olabiliyoruz. Ama nihayetinde bizim şehrimizde, bizim insanlarımızı kimseyi kimseden ayırt etmeden mağdur etmiş bir sorun. Ortada bir sorunun olduğu da gerçek. Hep beraber büyük bir seri yangını yaşadık. Bu yangın hiçbirimizin tahmin etmediği ölçüde geniş bir alana yayıldı ve yerleşim yerlerini, evleri, iş yerlerini, tarlaları, bahçeleri, hayvan damları gibi pek çok yeri etkiledi. Bunu telafi etmek, yaraları sarmak devletimizin pek çok kurumu kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de görevleri arasındadır. Bu konuda da sorumluluk almaya hazır olduğumuzu defalarca tekrar tekrar söyledik.
Arkadaşlarımız çokça çalışma yaptılar. Tahliye edilmiş vatandaşlarımızın dışarıda kalmaması için onları konukevlerine aldılar. Düzenli yemek servisi yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Acil ihtiyaç çerçevesinde yapılması gereken neyse onu yaptık. Bu açıdan ziyaret ettiğim vatandaşlarımın hepsi bizlerden memnun olduklarını dile getirdiler. Ancak evleri oturamayacak derecede hasar almış, yanmış. Eşyaları yanmış, iş yerleri yanmış, besledikleri hayvanlarının bir kısmını kaybetmiş ya da onları besledikleri damları, tarlaları yanmış vatandaşlarımız var. Bunlarla ilgili biraz daha durumu netleştirdikten sonra onların mağduriyetlerini giderecek çalışmaları yapmamız gerekiyor.
Ben dün sayın Cumhurbaşkanımızın ‘Evleri yanan vatandaşlarımıza ev yapacağız’ mesajını memnuniyetle dinledim. Bu yönde alacakları irade bizim için de sevindirici olacaktır. Bunun sadece gecikmemesi ve bir an önce insanların barınma ihtiyacının karşılanması için umuyorum hızlı aksiyon alınır. Bizler de bu süreçte üzerimize ne düşüyorsa yapacağız.”
“Hiç kimsenin vicdanını kabul etmiyor”
Yanan alanların restorasyonu, bu alanların tekrar oluşturulması için ortaya bir irade koymak zorunda olduklarını vurgulayan Tugay, şöyle devam etti:
“Bütün İzmir, bütün Türkiye bizden bunu bekliyor. Ağaçsız bırakmaya, bahçeleri tekrar eski haline dönüştürmemeye gönlümüz razı değil. Hiç kimsenin vicdanını kabul etmiyor. Bunun dışında ekolojik açıdan buna ihtiyacımız var çünkü bahsettiğimiz, özellikle Yamanlar Dağı’ndaki alan İzmir’in kuzey bölgesinin akciğer alanlarından biriydi. Oradaki bitki dokusu, ağaç yapısı gerçekten ekolojik anlamda bizim için çok önemli. Yaşadığımız her afet ve felaketle birlikte bir iklim kriziyle karşı karşıyayız. Bu afetlerin, felaketlerin nedenleri ya da bu hale gelmesinde önemli bir konu iklim krizi. Uzun süre yağış olmaması, uzun yılların en sıcak yazını yaşıyor olmamız, toprağın gerçekten artık kupkuru olması, ağaçların altındaki otların kolayca yanacak hale gelmiş olması; tamamen yüksek sıcaklıklar, kuraklıklar bunların sonucudur.
“Suyun sıcaklığı açısından da gerçekten kötü bir durumu yaşıyoruz”
Körfez de tarihinin sıcak günlerini yaşıyor. Su sıcaklığı şu an 29 derece. Bugüne kadar da ölçülen en yüksek sıcaklığı 27 derece. Suyun sıcaklığı açısından da gerçekten kötü bir durumu yaşıyoruz. Eğer çevremizdeki bu bitki dokusunu onarmazsak, ormanları yeniden yeşertmezsek bu tablo şehrimiz için daha da kötüye gidecek. Daha da kurak bir şehir haline dönüşeceğiz. O yüzden akılla, bilimle çalışarak bu alanları yeniden yeşillendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Daha önceki yangınlarda kaybettiğimiz bitki dokusu yerine gelmedi. Orada başarılı olunamadı, fidan dikme kampanyaları gerçekleştirildi ama bu fidanlar yaşamadılar. Çünkü normal iklim şartları yeterince yağış yağmadığı, dengeli bir sıcaklık olmadığı için bitkiler yaşamıyor. Bu konuda yeni bir çalışma yapmak zorundayız.
“Çok daha hazırlıklı, güçlü olmamız gereken bir dönemdeyiz”
Türkiye’deki orman mühendisliği, ziraat, botanik alanında yetkili olan kim varsa bağlantı kurmaya çalışıyoruz. Mevcut olan yanmış ağaçların içerisinde hangilerinin kurtarabiliriz diye bu konuda çalışma yürülüyor bir taraftan. Cuma günü bir atölye çalışması yapılacak. Orman mühendisliği hocaları gönüllü olan bir grup genç mühendis ya da teknisyen arkadaşımıza bir eğitime alacak. O eğitimden sonra da sahaya çıkacaklar. Sahada yanmış olan ağaçlar ilgili değerlendirme yapılacak. Kurtarılabilecek olan ağaçlarla ilgili şu anda hem Karşıyaka Belediyesi hem Büyükşehir Belediyesi sulama çalışması yapıyor. Bir budama çalışması yapılacak aynı zamanda. Köklerini beslemekle ilgili bir şeyler yapacağız. Bütün bunlar yangın sonrası yanan ağaçların hiç olmazsa bir kısmını canlı kalması ve tekrar geri dönmemesi için yapılan şeyler. Ancak cevabını aradığımız soru şu; hangi ağacı nereye, hangi sıklıkla dikeceğiz. Onların yaşaması için neler yapacağız. Bir model geliştirmemiz lazım. Yani bununla ilgili bugüne kadar konuştuklarımızdan yola çıkarak kendime ait bir fikir var ama eski ormanlar gibi değil aralıklı yoğun koruluklar oluşturarak buradaki ağaçları çoğaltabileceğimizi düşünüyorum. Ama onları diktikten sonra bir taraftan da yakın takip gerekiyor, altyapısını oluşturmamız gerekiyor. Maalesef bunların hepsi çok zor şeyler. O yüzden bundan sonraki dönemde ‘Yanarsa yansın, sonra ağaçlandırırız’ diye düşünmemeliyiz. Ama yangınların çıkmaması için ya da çıktıktan sonra bir an önce en hızlı şekilde söndürülmeleri, yayılmadan durdurulmaları için almamız gereken önlemler üzerine de aklımızı yormamız, çok daha hazırlıklı olmamız, çok daha güçlü olmamız gereken bir dönemdeyiz. Herhangi bir kişinin ya da kurumun burada sorumlu olduğunu düşünmeyelim, hepimiz sorumluyuz. Bunu genel bir öz eleştiri gibi alalım, kimin ne eksiği hatası varsa onu düzeltsin diye düşünüyorum. Hepimizin dersler çıkarması gereken bir felaketi yaşadık. Bugün vatandaşlarımızın yaralarını sarmak üzere bir irade koymak üzere bir araya geldik. Ama göstermemiz gereken diğer iradenin önümüzdeki günlerde, aylarda, yıllarda olabilecek yangınlara karşı güçlü önlemler almamız gerektiğini de söylemek isterim.”